Bazı çocuklar beyin zedelenmesi sonucu dil becerilerinin bir kısmını yitirirler. Beyin zedelenmesi local veya yayılmış olabilir. Lokal olanlar beynin belli bir bölgesiyle sınırlı olup vasküler lezyonlar, tümörler veya kurşun yaralanmaları ile olabilir. Diffuse lezyonlar travmatik beyin zedelenmeleri veya zehirlenmeyle olabilir. Sol hemisfer zedelenmesi olan çocuklar afazik semptomlar gösterirler ki bu, yetişkinlerde görülene benzer. Çocuklarda en sık görülen felç sebepleri; cardiac disease, vascular occlusion, sickle cell disease. Bunlara ek olarak Landau-Kleffner sendromu’nda da dil becerisinin yavaş veya ani kesilmesi söz konusudur.
Craniofacial anomaliler yarık damağı kapsayabilir veya kapsamaz. Anotomik deviasyonlardır. Bu bozukluklar oral/ fasiyel yapıyı, kranyumu veya ikisini de kapsar. Bu tür bozuklukları travma sonrası görmek mümkünse de, craniofacial anomaliler genellikle konjenital ve sık olarak da genetiktir. Bu sendromlar Pierre Robin, Apert, Shprintzen, Treacher Collins ve Crouzon disease gibi olabilmektedirler.
Yarık dudak ve damak çok sık görülen konjenital bir orofasiyel bozukluktur. Tam bir rakam vermek mümkün olmasa da görülebilen yarık damak sıklığının 750/1 olduğu tahmin ediliyor .
Konuşma apraksisi; konuşma üretimindeki artikülasyon organlarının paralizi, inkordinasyon veya zayıflığı olmamasına rağmen konuşmanın motor planlamasının bozukluğudur. Konuşma apraksisi belirgin olarak düzenli olmayan hata şekli ile tanımlanabilir. Konuşma apraksisi olan çocuklar fonemleri arka arkaya sıralamada zorluk yaşarlar. Bu yüzden heceler ve kelimeleri tersten söyleme eğilimleri vardır. Ve aynı kelime çocuk tarafından gün ve gün farklı söylenir. Kelimenin veya tümcenin uzunluğu arttıkça hata oranı da artar. Özellikle çok heceli kelimeleri söylemede zorlanırlar. Bu yüzden konuşmalarını anlamak oldukça güçtür.
Çocuklardaki ses bozukluklarının büyük bir bölümü sesin yanlış kullanımının sonucudur (papilloma, kongenital web, kist vd. dışındakiler). Çocuklardaki ses bozukluklarının rehabilitasyon yaklaşımında ailenin ve çocuğun psikolojik dinamiklerini de hesaba katılması gereklidir. Çocuklardaki ses terapisi yaklaşımı yetişkinlerdekinden farklı olmakla birlikte amaçları aynıdır. Ses bozuklukları nedenlerine ve semptomlarına göre sınıflandırılmaktadır. Üç nedenle ses bozulur.
Otizmin klinik özelliklerinden bir tanesi konuşma ve iletişimin gecikmesidir.Genellikle sonradan susan otistik çocukların hikayelerinde konuşmanın var olduğu fakat bunun 16-22. aylarda kaybedildiği üzerinedir. Bu bir gelişimsel engeldir ve bu çocuklarda mutizm (sessizlik) yaygındır. Mutizm genellikle sağırlık, ağır zihinsel engel veya isteyerek konuşmayı reddetmeyle birlikte görülür. Sonradan otizm teşhisi almış çocukların ailelerinin çocuklarında ilk kuşkulandıkları şeyin sese tepkili olmamaları ve bu yüzden çocuklarında sağırlıktan şüphelenmeleridir. Otizm toplumun bütün tabakalarında her türlü etnik kökende ve sosyo- ekonomik, entelektüel faktörlere bağlı olmadan görülmektedir. Erkek çocuklarında daha fazla görülür. İngiltere’de ki bir araştırmada her 10.000 çocukta 4-5 oranında otistik davranış özellikleri gösteren çocuğa rastlanmıştır.
Literatürde gelişimsel disfazi, özgün dil bozukluğu terimleri de bu bozukluk için kullanılmaktadır. Bu çocuklarda zihinsel eksiklik, duygusal ve fiziksel yetersizlik, şiddetli duygusal dengesizlik, olumsuz çevre faktörü ve beyin zedelenmesi olmadığı halde görülen gelişimsel dil bozukluğudur. Dil kazanımı daha yavaş ve yaşıtlarına göre daha az başarılıdır. Bu çocuklarda kazanılmış çocukluk afazisinin tersine olarak hiçbir nörolojik belirti yoktur.
Pragmatik iletişim kurma isteğini kapsar. Normal gelişim aşamalarını geçiren bir bebek ağladığı zaman birinin gelip onunla ilgileneceğini, ihtiyaçlarını karşılayacağını bilir. Bu onun iletişim kurma isteğidir. Daha büyük bir çocuk McDonalds’ın önünden geçerken ‘‘karnım acıktı’’ dediğinde bunun durup bir şeyler yemek anlamına geleceğini bilir. İletişim kurma isteğine ek olarak göz kontağı kurma, söze dayanmayan iletişim, diyalog becerileri, konuşma konularının seçimi, konuşmayı sürdürebilme, yanlış anlamalar olduğunda bunları düzeltme, konuşanın yüz ifadelerini yorumlama pragmatik becerilerdir.
Dil bozukluğu, konuşma veya yazı dilinin ifadesinin ve anlaşılmasının normal olmayan gelişimidir. Bu bozukluk dil gelişimi sistemi içerisindeki fonoloji, morfoloji, semantik, gramer veya pragmatik alanların hepsini, bir tanesini veya bir kısmını etkileyebilir. Dil bozukluğu olan kişilerin cümle kurma süreçleri veya bilgiyi anlamlı olarak hafızada saklama ve hatırlama problemleri vardır.